gamesforum2
  Forum
 
=> Daha kayıt olmadın mı?

Kayıt olmak için daha ne duruyorsun :D

Forum - Nasreddin Hoca Fıkraları

Burdasın:
Forum => Bilgi Küpü => Nasreddin Hoca Fıkraları

<-Geri

 1 

Devam->


Admin (Ziyaretçi)
27.11.2011 16:51 (UTC)[alıntı yap]
001. Maya
Hoca eşeği suyun kenarındaki gölgeye çekmiş, kendisi de kenara oturmuş, esrarlı sigarasını sarmış kafayı buluyor. Etrafta kimsecikler yok... Derken bir gürültü... Bir bakmış ki, çoban koyunları göle sulamaya getiriyor... "Bre aman.. Çoban sigarayı görürse felaket... Doğru zaptiyeye gider, bu herif!.." Etrafa bakmış, eşeğin yanına asılı bir bakraç yoğurt... Atmış sigarayı suya... Almış eline bakracı... Kaşık kaşık atmaya başlamış yoğurdu göle... Çoban yanaşmış hocaya;
- Hayrola hocam, göl kenarında tek başına ne yapıyorsun bu saatte böyle bakalım?
- Görmüyor musun? Göle maya çalıyorum!..
- Atma hocam!.. Göle maya tutar mı?..
- Ya tutarsa!..
- Haaa!..
demiş çoban.. Almış sürüsünü gitmiş.. Hocayı da almış bir düşünce;
-Bu geveze şimdi bunu önüne gelene anlatır!..

002. Niçin
Cimri ve de boşboğazın biri hocaya: “Ya Nasrettin Hoca... Demek parayı çok seviyorsun. Acaba neden?” Hoca cevabını yapıştırmış; “Senin gibilere muhtaç olmamak için!..”

003. Kaftan
Nasrettin Hoca bir dükkana girer, kendisine uygun kaftan bakmaktadır. Pahalılardan birini gözüne kestirir... Giyer, fiyatını sorar. Satıcı "10 akçe hocam" der. Nasrettin Hoca "Pahalıymış... Daha ucuzu yok mu bunların?" der ve giydiği kaftanı çıkarır. Satıcı Nasrettin Hoca’ya 5 akçelik bir kaftan çıkarır, Nasrettin Hoca kaftanı giyer ve dükkandan çıkar. Satıcı arkasından bağırır: "Hocam aldığın kaftanın parasını vermeyi unuttun?" Nasrettin Hoca: "Pahalısını bıraktım, onun yerine ucuzunu aldım ya!" der. Satıcı: "Hocam pahalı olanın parasını vermemiştin ki!" deyince Hoca; "Be hey adam!.. Almadığım şeyin parasını niye vereyim?" der ve uzaklaşır. (“theconqueror”/Ek$iSözlük)

004. Paylaşım
Bir gün dört çocuk ellerinde iki kestane ile Nasrettin Hoca’ya gelirler, ondan adil bir paylaştırma yapmasını isterler, Hoca sorar: "Tanrının paylaşımını mı tercih edersiniz, kulunkini mi?" Çocuklar; “Tabii ki tanrınınki!..” diye cevap verirler. Bunun üzerine Nasrettin Hoca bir çocuğa iki tokat, diğerine bir tokat atar, kestaneleri birine verir, öbürüne de hiçbir şey vermez... Şaşıran çocuklar "Bu ne biçim bir dağıtım?" diye sorarlar. Hoca da der ki:"Bu tanrının paylaşımı. Bazen bazılarına çok, bazılarına hiç, bazılarına da az verir... Eğer kulunkini isteseydiniz bunu hepinize eşit bölerdim!.." (“portakal”/Ek$iSözlük)

005. Saz
Hoca Nasrettin bir gün eline bir saz almış, tıngırdatıp duruyormuş. Hanımı sormuş;
- Ne yapıyorsun hoca?
- Saz çalıyorum ya!
- Ya’u o çalanlar elini aşağı yukarı götürüp getiriyorlar da! Sen orayı tutmuş, hiç bırakmıyorsun!
- Onlar benim tuttuğum yeri arıyorlar. (Aşık Veysel)

006. Dam
Hoca bir gün dama çıkmış işiyormuş. Tam o sırada aşağıda biri görünmüş, Hoca işemeyi kesmiş. Adam seslenmiş: “Hocam n’oldu? Niye yarıda kestin?” Hoca; “Yok yaa!..” demiş, "... devam edeyimde de tutuna tutuna dama çık öyle mi?" (“musesis”/Ek$iSözlük)

007. İnecekmiş
Nasrettin Hoca bir gün eşeğine binmiş. Alımlı, çalımlı dolaşıyormuş. Tam bir köylüsünün yanından geçiyormuş ki, dengesini kaybedip düşmüş. Bunu gören adam başlamış gülmeye. Çalımı bozulan Hoca fena öfkelenmiş. “Ne gülersin be adam!..” diye bağırmış, “... düşmesem de inecektim zaten!..”

008. Neresinden
Bir gün Nasrettin Hoca kahvede vaaz veriyormuş. Dinleyenlerden biri;
- Hocam tabut omuzdayken tabutun önünden mi, arkasından mı, sağından mı, solundan mı gidilir?
- Tabutun içinde gitme de, neresinden gidersen git!..

009. Kör döğüşü
Nasreddin Hoca, gençliğinde dilenen bazı insanlar görür. Epey bir zaman adamları inceler. Dilenciler kör oldukları için çevredeki insanlar onlara pek çok yardım verirler. Fakat dilenciler bir türlü doymak bilmezler. Hoca, dilencilerin yanlarına yaklaşır. Cebinden para kesesini çıkartıp şakırdatır. Sonra dilencilere: “Alın bu paraları da aranızda bölüşün” diyerek yanlarından uzaklaşır. Adamları tekrar gözlemeye başlar. Kör dilenciler, para kesesinin içlerinden birine verildiğini sanarak parayı kapmak için birbirlerine girerler: “Kese sende!”, “Bende yok sende! Çabuk benim payımı verin, yoksa ben size yapacağımı bilirim!” gibi sözlerle açgözlü dilenciler, birbirlerine vurmaya, küfretmeye başlarlar ama keseyi de bir türlü ele geçiremezler. Hoca bunları gözlerken: “Hey gidi açgözlü iki dünya körleri hey!” diye söylenirken biri: “Ne oluyor Hoca?” diye soru sorar. Hoca: “Ne olacak, kör döğüşü nedir bilmiyorsan öğren” der.

010. Yemesi kolay olsun
Timur'un defterdarı hesapta bir yanlışlık yapar. Bunun üzerine Timur o defterdara kağıtları yedirir ve işten kovar. Yerine Nasrettin Hoca'yı alır. Hoca hesapları yufka üzerinde yapmaya başlar. Timur bunu görür ve sebebini sorar. Hoca aynen şu cevabı verir: “Yemesi kolay olsun diye.”

011. Tazı
Ava meraklı çok cimri bir subaşı Nasreddin Hoca'ya: “Hoca Efendi, bana tavşan kulaklı, geyik bacaklı karınca belli, şöyle sicim gibi zayıf bir tazı buluver!” der. Bir süre sonra Hoca, bir sokak köpeğinin boynuna ip takıp subaşıya götürür. Subaşı: “Aman Hoca Efendi, ben senden incecik bir tazı istemiştim. Sen ise bana koca bir sokak köpeği getirmişsin!” deyince, Hoca lafı gediğine koyar: “Merak etmeyin efendim. Sizin yanınızda bu köpek bir aya varmaz, tazıya döner!..”

012. Anahtar
Hoca bir gün anahtarını kaybetmiş. Bahçede döne döne anahtarını arıyormuş. Hanımı sormuş:
- Hocam, anahtarı nerede düşürdün?
- Be kadın... Nerede düşürdüğümü bilsem, hiç arar mıyım?

013. Ecel korkusu
Hoca, Timur’un askerlerinin yanından geçerken askerlerin nişancı komutanı tarafından çağrılır. “Hocam şu ağaca yaslanın da askerlerimin hünerlerini size göstereyim...” der ve askerlere emir verir:
- Rahat!
- Hazır ol!
- Ateş!
Emirle birlikte hocanın kavuğuna tam 10 ok gelmiş, kavuk delik deşik olmuştur. Komutan:
- Hocam askerlere söyleyeyim de size yeni bir kavuk getirsinler.
- Komutanın izin verin bir adet de şalvar alsınlar.
- Hocam biz sizin şalvarınıza bir şey yapmadık ki!.. Ne oldu, hayırdır?
- Yok canım!.. Ben biliyorum, onun da kavuk gibi giyilecek hali kalmadı...

014. Kaset
Nasrettin Hoca ile kazanın uygunsuz yatak odası görüntüleri ele geçirilmiş, Hoca basın açıklaması yapmış: “Doğurduğuna inanıyordunuz ama!..” (Osman Kuzucu)

015. Balık kafası
Hoca yolculuk sırasında mola verip bir hana girer. Bu sırada hana bir başka yolcu daha girer ve ikisi birden hancıdan yiyecek bir şeyler isterler. Fakat hancı yiyecek olarak sadece bir balık olduğunu söyler ve bunu paylaşmalarını önerir. Bunun üzerine hoca “Ben balığın sadece başını yiyeceğim” der. Hancı bunun nedenini sorar. Hoca “Balık kafası zekayı artırır, balık kafası yiyen insan akıllı olur!” der. Bunun üzerine diğer yolcu hemen atılır ve hocaya “Balık kafasını niye sen yiyeceksin? Ben yemek istiyorum!” der. Hoca da itiraz etmez ve balığın koca gövdesini hoca yer ve bir güzel karnını doyurur. Diğer yolcu ise sadece balığın başını yer; sonra da hocaya seslenir; “Sen koca gövdeyi yedin, karnını doyurdun. Ben sadece kafayı yedim, aç kaldım!..” Hoca da bunun üzerine lafı yapıştırır; “Bak nasıl akıllandın!..”

016. Kıyamet
Nasrettin hocaya sormuşlar:
- Hocam kıyamet ne zaman kopacak?
- Hangisi? Büyük kıyamet mi, küçük kıyamet mi?
- Hocam kıyametin küçüğü büyüğü olur mu?
- Olur!.. Karım ölürse küçük kıyamet, ben ölürsem büyük kıyamet kopar!.. (Gamze Öner)

017. Namaz
Nasrettin hoca bir gün camiye gitmiş, ancak bakmış ki cami dolu... Hoca caminin bahçesindeki ağaca çıkmış ve namazını kılmış. Ardından, "Allahım, namazımı kabul et!" demiş. Ağacın altında olan biteni seyreden bir adam "Etmem!" demiş. Hoca duasını tekrarlamış, "Allahım, namazımı kabul et!" Adam yeniden "Etmem!" deyinca, hoca, "Etmezsen etme!.. Ben de apdest almamıştım ki!.. (Hasan Özpolat)

018. Cennet-Cehennem
Nasrettin Hoca'yı kral çağırmış ve "Ben ölünce cehenneme mi yoksa cennete mi gideceğim?" diye sormuş. Nasrettin Hoca hiç korkmadan "Cehenneme gideceksin kralım!" demiş. Kralın sinirden sakalları titremiş ve "Neden cehenneme gideceğim?" diye sorunca Nasrettin Hoca: "Cellatlarının öldürdüğü masum insanlar cenneti doldurmuş da, o yüzden kralım!.." demiş. (Yusuf Ekşi)

019. Düdük
Nasrettin Hoca bir gün çarşıya giderken çocukları görmüş. Çocuklara: "Ben çarşıya gidiyorum; bir şey ister misiniz?" diye sormuş. Kimi şeker, kimi leblebi istemiş. Çocuklardan biri Nasrettin Hoca'ya para verip düdük istemiş. Çarşı dönüşünde Hoca, kendisine para veren çocuğa düdüğünü uzatmış. Diğer çocuklar siparişlerinin ne olduğunu sorunca, Hoca; "Eeee çocuklar... Parayı veren düdüğü çalar!.." demiş. (Merve Soylu)

020. Yenisi
Bir gün Nasrettin Hoca ile karısı yatmışlar. Tam o sırada kapıyı açık bulan hırsız içeri girmiş ve koltuğu kucaklayıp götürmüş. Hoca'nın karısı hırsızı farkedip "Beyyyy..." diye bağırmış; "Koltuğumuzu çalıyorlar!.." Hoca; "Boş ver yenisi alırız!.." Hırsız yeniden girip bu kez kadını kucaklamış... Kadın bağırmış: Beyyyyyyyyyy... Bu sefer beni kaçırıyorlar!.." Hoca; "Boş ver yenisi alırız!.." (Yasemin Ceren Üste)

021. Üzümün Tadı
Hoca bir gün bağdan iki sepet üzüm toplayıp eşeğine yüklemiş, evine dönüyormuş. Mahallesine gelince çocuklar: "Hoca Efendi, bize üzüm ver!" diye bağrışmışlar. Bir salkım üzüm almış eline, birer parça koparıp dağıtmış. Çocuklar: "Ne kadar az verdin Hoca Efendi" diye söylenmeye başlamışlar. "Ha birkaç tane, ha bir sepet..." demiş Hoca, "Hepsinin tadı bir." (Tuğba Çimen)

022. Don
Konya Valisi, ülkenin en iyi ok atan adamıymış. Bir gün Akşehir'e gelmiş. Onuruna ok atışları düzenlenmiş. Vali ortaya çıkmış ve "Ben canlı hedef istiyorum" demiş. Çevresini araştırırken Nasreddin Hoca'ya gözü ilişmiş. "Sen gel!" diye parmağıyla işaret etmiş. Hoca ister istemez hedef yerine gidip dikilmiş. Valinin attığı ok, Hoca'nın kavuğunu delip geçmiş. İkinci ok rüzgardan havalanan cübbesinin eteğini delmiş. Gönlünü eğlendiren vali, Hoca'nın delinen cübbe ve kavuğunun yerine, yenisinin verilmesini emretmiş. Nasreddin, bir de don isteyince vali: "Donuna bir zarar vermedik" demiş. Hoca şu karşılığı vermiş: "Ona da ben zarar verdim!.." (Rocky-6

023. Namaz
Temel uçaktan düşmüş ve bir ağacın dallarına takılmış. Nasreddin Hoca da ağacın altında namaz kılıyomuş. Hoca demiş duaya başlamış:
- Allahım lütfen bana bir ev ver!..
Muzip Temel sesini değiştirerek aşağıya seslenmiş:
- Vermem!..
- Aman vermessen verme!.. Ben de zaten namazı abdes almadan kılıyordum!.. (Doğukan Duran)

024. Elma
Nasrettin Hoca pazarda "alma... alma..." diyerek elma satıyormuş. Bir adam gelmiş ve "Bana 1 kilo elma ver Hoca!" demiş. Nasrettin Hoca da vermiş. Adam eve gittiğinde elmaların hepsinin çürük olduğunu görmüş ve hemen hocanın yanında soluğu almış. "Hoca!.. Bu elmaların hepsi çürük yahu!.." Nasrettin Hoca: "Ben sana 'alma... alma..." diye bağırmıyor muydum?" demiş. (Zeynep Asan)

025. Ayın değeri
Nasrettin Hoca bir gün pazarda dolaşırken adamın biri yanına yaklaşıp:
- Hoca efendi bugün ay kaça geldi?
- Vallahi bilmiyorum. Bugünlerde hiç ay alıp satmadım! (Sümeyye Damla Nöm)

026. Deva
Nasreddin Hoca pazara giderken mahalleden şakacı biri yanına gelip:
- Efendim akşam uyurken fare ağzıma kaçtı. Bunun çaresi nedir?
- Çaresi kolay... Aç bir kedi yutun! (Cansu ...)

027. Eşek-Kadı
Nasreddin Hoca eşeğini kaybetmiş ve aramaya başlamış. Bir tanıdığı ona şaka yapıp:
- Hocam duyduğuma göre eşeğiniz falan şehire kadı olmuş...
- Ben de öyle olmuştur diye düşünüyordum. Ne zaman kadılardan söz etsem, dikkatle dinlerdi. (Cansu ...)

028. Sen de çektir
Nasreddin Hoca'ya bir kişi sormuş:
- Hocam gözüm hastalandı, ne ilaç kullansam olur?
- Benim dişim hastalandığında çektirip kurtulmuştum. Sen de çektir, kurtulursun... (Cansu ...)

029. Turna ayağı
Hoca güzel bir turnayı kızartıp tepsiye koyar ve Timur'a götürmek üzere yola koyulur. Ancak tepsiden gelen mis gibi kokular Hoca'nın ağzını sulandırır. Bir ağacın altına oturup turnanın bir budunu koparır yer. Timur, Hoca'nın getirdiği turnanın tek ayaklı olduğunu anlayınca: “Bu turnanın bir budu nerede Hoca?..” diye sorar. Hoca hemen yanıtlar: “Bizim köyün turnaları tek bacaklı olur da...” Timur inanmaz, gözüyle görmek ister. Kalkıp Hoca ile birlikte göl kenarına giderler. Gölde turnalar tek ayakları üzerinde durduklarından Hoca keyifli keyifli söylenir: “İşte devletlüm gözünüzle görünüz...” Timur, Hoca'ya döner: “Al şu oku at, birini vur...” emrini verir. Hoca çaresizlik içinde ok atar. Turnalar birden öteki ayaklarını da çıkarıp kaçmaya başlarlar. Timur: “Gördün mü Hoca, hepsi de iki ayaklıymış...” Hoca lafın altında kalır mı: “Aman Sultanım, siz de sıkıyı görseniz iki ayağınızla kaçmaz mısınız?..” (Cansu ...)

030. Ya aşka gelirse
Nasreddin Hoca ile arkadaşları Konya'da bir eve akşam yemeğine davet edilmişler. Ev eski ve ahşap, bastıkça tahtalar gıcırdıyor, hoca laf atmış: “Evin tahtaları ses veriyor!” Adam ukala ya: “Bizim ev pek sofudur, ara sıra zikreder!” Hoca laf altında kalır mı: “Ya aşka gelip secdeye varırsa!..” (Cansu ...)

031. Yelpaze
Nasreddin Hoca, geçim sıkıntısından tavuk tüyünden yelpaze yapıp satmaya başlamış. Müşteriler yelpazeyi kullanıp denemiş, tüyler hemen dağılmaya başlamış. “Bu nasıl yelpaze, sallar sallamaz tüyleri dökülmeye başladı!..” demiş müşteriler. Hoca: “Kullanmasını bilmek lazım, yelpazeyi sıkı tutarak, başınızı iki tarafa sallarsanız olur!..” (Cansu ...)

032. Davetiye
Nasreddin Hoca'nın komşusu evlenirken Hoca'dan davetiye dağıtmasını istemiş. Hoca şehirde kendini beğenmiş olarak ün kazanan bir zenginin davetiyesini vermeye gitmiş. Hoca'yı gören zengin sinirinden: “Davetiyeleri dağıtmaya iyi bir insan bulamamışlar mı?” demiş. Nasreddin Hoca: “İyi insanlar da vardı, ama onlar iyi insanların davetiyelerini vermeye gitti!..” (Cansu ...)

033. Cennet dolup taşmış
Bir gün padişah Nasreddin Hoca'dan sormuş: “Hocam ben ölünce cennete mi gideceğim, yoksa cehenneme mi, söyle bakayım?” demiş. Hoca padişahtan korkmadan: “Cehenneme gidersiniz padişahım!..” demiş. Padişahın sinirden sakalı titremiş. Bu durumu gören Hoca: “Kızmayın padişahım ben aslında size cennete gidersiniz diyecektim fakat sizin cellatlarınızın kılıçlarıyla ölen suçsuz kişilerden cennet dolup taşmış. Bu yüzden cennete sığmazsınız diye cehenneme gidersiniz dedim!..” (Cansu ...)

034. Bu nasıl namaz
Nasreddin Hoca abdest alırken, bir ayağına su yetmemiş. Namaz kılarken de bir ayağını yukarı kaldırarak namaz kılmış. Bunu gören cemaat: “Hocam bu nasıl namaz?” diye sormuş. Nasreddin Hoca: “Bir ayağı abdestsiz namaz!..” diye cevap vermiş. (Cansu ...)

035. Ateş düştüğü zaman
Nasreddin Hoca'nın evine tüccar arkadaşı misafir olmuş. Hoca ona mantı pişirip getirmiş. Arkadaşı acele edip mantıyı hemen ağzına atınca boğazı yanmış. Boğazının yandığını belli etmemek için başını tavana doğru dikmiş ve yanmanın etkisi gidince de başını tavandan indirmeyip sormuş: “Hocam bu tavanı ne zaman yaptınız?” Hoca hemen: “Boğazıma ateş düştüğü zaman!..” demiş. (Cansu ...)

036. Ben uyuyorum
Bir gün Nasreddin Hoca şehire gelip, bir arkadaşıyla birlikte handa kalmış. Gece yarısı arkadaşı sormuş:
- Hocam, uyudunuz mu?
- Buyurun birşey mi var?
- Biraz borç para isteyeyim demiştim.
Nasreddin Hoca derhal horlamaya başlayıp:
- Ben uyuyorum! demiş. (Cansu ...)

037. Allah biliyor
Nasreddin Hoca bir cimri tanıdığının evine gittiğinde tanıdığı ona bayat ekmek ile bir tabak bal ikram etmiş. Nasreddin Hoca bayat ekmeği dişi kesmeyince sinirinden balı kaşıkla yemeye başlamış. Ev sahibinin gözü yerinden oynamış: “Aman efendim, bal ekmekle yenmez ise, insanın içini sıyırır!” demiş. Nasreddin Hoca hiç ses çıkarmadan balı bitirmiş ve: “Kimin içinin sıyrıldığını Allah biliyor!..” demiş. (Cansu ...)

038. Aklın varsa göle koş
Hoca, bir gün kırlardan topladığı çalı çırpıyı eşeğine yükleyip evine götürürken: “Acaba, yaş çırpı da kurusu gibi yanar mı?” diye düşünür ve şeytana uyarak çakmağını çakar ve alevi çalı çırpıya dokundurur. Aralarında kuruları da bulunan çalı çırpı hemen alev alır. Eşekte bir korku, bir telaş, huzursuzluktur başlar. Anıra anıra, çifte ata ata dört nala koşmaya başlar. Hoca da arkasından olanca gücüyle bağırır: “Aklın varsa göle koş!..” (Cansu ...)

039. Heybe
Nasreddin Hoca bir gün gençlerle otururken, gençlereden bir tanesi muziplik yapar ve Hoca’nın heybesini saklar. Durumu sonradan fark eden Hoca Nasreddin gazaba gelir ve kükrer: “Kim benim heybemi saklamışsa çabuk çıkarsın yoksa ben yapacağımı bilirim!..” Bu kükremeden korkan genç Hoca’nın heybesini çıkarır ve iade eder. Daha sonra sorarlar ürkek bir sesle: “Ya Hoca heybeyi sana vermeseydik ne napardın?” Hoca mahzun bir seda ile “Ne mi yapacaktım? Kilimi bozup heybe yapacaktım..

Cevapla:

Nickin:

 Metin rengi:

 Metin büyüklüğü:
Tag leri kapat



Bütün konular: 12
Bütün postalar: 11
Bütün kullanıcılar: 9
Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse crying smiley
 
  Bugün 2 ziyaretçi (5 klik) kişi burdaydı!  
 
tütüne son Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol